Cuma, Ağustos 20, 2010

mazi...



 




...Önünde ben geldim de dize
Yâr olmadı bu kimse bize
En nihayet düşüp can verdim
Gözündeki yeşil denize....







                                               



Sözlerini Necdet Rüştü Efe Tara'nın yazdığı, Necip Celal Andel 
tarafından bestelenen ilk Türk tangosudur. (Tango Turco).
1928 yılında bestelendikten sonra, ilk yorumu 1932'de
dönemin ünlü seslerinden Seyyan Hanım tarafından plağa okunmuş
ve o zamandan beri çok sevilen tangolar arasındaki yerini korumuştur.
1970'lerde Esin Engin'in yorumuyla da sevilmiştir. 
Eser ayrıca, İncesaz'ın 2005 Kasım ayında çıkardığı dördüncü 
albümüne adını vermiştir ve bu albümün ilk parçasıdır.



  Kısacık bir Vikipedi'ya bilgisinden sonra neden mazi, neden tango, neden Seyyan hanım ...)
  Bilmem ki böyle içimden geldi dinlerken paylaşayım dedim en mazide olan şekliyle taş plaktan olsun dedim :)
  Birde en sevdiklerimden bu tango, diyor ya "en nihayet düşüp can verdim gözündeki yeşil denize" nasılda etklemiştir beni bu sözleri...Bir gözün güzelliği, bir göze hayranlık nasılda güzel iki kelimeyle anlatılmış yeşil ve deniz....

Öyle ise hadi maziye doğru yolculuğa ..:)



                    

16 yorum:

ezgilimelodi dedi ki...

Duyduğum anda"incesaaaz:))"dedim.Onlardan da dinlemiştim.
Ya sanki bir filmde de vardı bu müzik ya,düşünüyorummmmmmm:)
Düğünüm olsa tango yaparım,derdim.Fikrim değişti.Olurda bir gün evlenirsem giriş müziğinde herkes gibi dans etmeyip oyun havasıyla karşılıklı oynicam:)))
O zamana kadar çocuk ruhum büyürse,fikrim de değişir:))))

gül dedi ki...

:))
Ezgim sen harikasın yaa :)
Sende bitmez, büyümez cocuk yüreği..
Düğün resimlerinide görürüz umarım o anlara yanyana ortak olamasakta..)
haylaydan sonra tango ,aman kolbastıya falan girme :)
güzel neşeli bir hafta sonu olsun ezgim..)

Esin Bozdemir dedi ki...

a..ne iyi etmişsiniz bu güzel tangoyu paylaşmakla böyle...tango bildik ama mazisi ve verdiğiniz bilgilerle az bildiklerimizi belki de bazılarımızın hiç bilemediklerini öğrettiniz kimbilir!...paylaşım için teşekkürler...

gül dedi ki...

Müzikte, ruh hallerim gibi savruluyor benimle ordan oraya..:)
tangoyu seviyorum,sevenlerle dinlemek istedim di teşekkür ederim Esmir sevgime ortak olduğun için...)

Sazan dedi ki...

Gül, canımmm; sabah neşem oldun, içim daralıyor bugün...

Uyumak istiyorum...

Tango bilmiyorum ama yapmak istiyorum...

Huzur istiyorum...

Mazi, hımmm, sanırım istemiyorum...

İyi ki paylaştın, yüreğine sağlık...

gül dedi ki...

:)
Ne güzel en azından seni neşelendirebildim bugün :)
bende senin neşenden aldım yüüzüme..
aynı uyku hali ,huzur talebi,tango ile olan haşır neşirliğim ve hatta iç daralması tıpa tıp aynı seninle..
iyiki geldin seslendin ne iyi geldi..
hadi başlayalım mazide kalacak ve isteniyecek bir güne daha :)
ama yok bu günün sabah faslını isterim çok güzeldi dost sesini canım deyişini duymak, görmek ..
güzel olur umarım günün kalanı..
bide sarılıp öpmek istedim seni..)

oyumben dedi ki...

aha bilincimde delik açıldı.

Sazan dedi ki...

Ellerimi bıraksam avuçlarına, saçımı okşasan. Masallar anlatsan...

Beterim bugün Gül...

Neden böyle oldu?

Ne yapsam iyi gelir?

Asıl ben sarılıp öpmek istiyorum, ama söz veremem, belki ağlarım :(

gül dedi ki...

:)
harikaaa delik deşik olalım hadi..)

şafak dedi ki...

şahane şarkı
nefis yorum ve harika şarkı sözleri
hatta şimdi şarkı sözleriyle kiyaslayınca
edebiyat şahaseri bile denebilir rahatlıkla : )
bakınız yeni şarkı sözlerinden bir örnek : )
- seni çöpe atacağım poşete yazık
/ohaaa dedin değil mi de tabi az bile : )/
oysa misal bu şarkı ;
- mazi kalbimde bir yaradir
bahtim saclarimdan karadir
beni zaman zaman aglatan
iste bu hazin hatiradir
kısaca, bazı şeyler eskimez
yada eskimek güzelliğinden zerrece bir şey eksiltmez
şarkıyı bırakıp mazi konusuna gelince de : )
mazinin içinde sakladığı şeylere bağlıdır
mazi özlemi
hani saklı bi liman gibi zaman zaman hırpalanan gemisini çeker insanlar o limana
dinlenirler iyidir hoştur bu anlamda
ama ben istemem mesela dönmeyi mazime
ha şarkısı olur böyle şahane
yakar bi sigara dinlerim o ayrı : )
ama kalsın orada
ötesine gerek yok
ben olaya tamamen,,len ne kaldıysa şu kısmını bari olduğu kadar gönlümce geçireyim de
bitsin artık bu yaşamak şeysi ya
iyi puanlar topladım zaten varsa bi sonaki hayat
nefis bi atama bekliyorum
misal daha kafadan zengin ailenin tek oğlu şeklinde : )) du bakalım kısmet : )
güzel olsun gün iyi mi : )

gül dedi ki...

Canımcım Şafakcım Önce özür, nasıl şahane bir işte çalışıyor olduğumu biliyor olmadan yorumu geciktirmemi anlarsın diye..)
Sonra "hadi maziye" sözümden çark ettim gidilcek bir mazi yok haklısın şeye doğru gidelim diye düzelteyim ,bu şarkının olduğu günlere o ağacın altına, yeşil derin deniz gözlerin ilk temas ettiği yere , bahttan kara sacların savrulduğu tepelere ,hazin maceranın başlağı yere ...:)
Senin sonraki hayat kurgun süper hiç kımıldamıyorum durdum hadi hayırlısı :)
bide gün bitti gitti bari akşamın güzel geçiyor olsun... :)

Hamiyet dedi ki...

Bana gerekli olan da buydu, sabah sabah iyi geldi ruhuma.

Seni de müziklerini de
seviiim bilin müüü :)

gül dedi ki...

:)
Yerinde duramayan Gül :P
Şablon değişince sayfanın hali vaziyetide değişmiş ..
Haiyetim sen uğramasan bilemicektim du düzeltim seni çok öptüm :)

Adsız dedi ki...

Geçmişle gelecek arasındaki şimdi şu an(hay allah geçti bile!); bir protonu ellerimle ikiye ayırıp arasından, bir kara deliğin yaşlı bir yıldızı yutuşunu görmek istiyorum. Ya da mutasyona uğrayıp daha büyük beyinlere sahip gelecek nesilden birinin, şu anki kayıtlarda, yazdığımız şeylerin aptallığına kahkahalarla gülmelerine eşlik etmek istiyoum. Diğer yandan yüzbinlerce yıl evvel atalarımızın ateşi ehlileştirdikleri zaman, Afrikada bir savanda, ateşin karşısında yaptıkları akşam üstü sohbetlerine katılmak ne güzel olurdu? Neanderthal atalarımızın soğuk dünyamızı bir daha dönmemek üzere terk ederlerken söyledikleri son bir ağıt ağlatırmıydı bugün bizi? Aslına geçmiş ya da gelecek diye bir şey var mı pek emin değilim!? Uyduruyor muyuz? Konudan uzaklaşmıyalım "maziydi" değil mi?
Sanki hüzün hep maziye yakışır gibi gelir bana, geleceğinkini sonra söylerim.
Hüzünlü fetihler için son kanto:
Sonsuz bir kırgın şimdi ruhum,
bu taş yığını gibi duran tarihin önünde.
Yeniden dönebilirsem geriye,
şu utanç dolu avucumun içinde.
"o nasıl barbar gündü boyun eğdiğin",
umutsuzca çırpınışın sinmiş üstüme.
Yaralı tenim gibi boyun eğdiğim,
kabuslar yapışmış yüzüme.

Ben Paflagonyalı yaralı gezgin,
Boyun eğmenin kahrolası çocuğu.
Lejyoner yollarından tırmanıp geldiğim içinde
ölüyorum her gün seninle.

Süha Tuğtepe
- Asitavandas artıkgeleceğim.

gul dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
gul dedi ki...

Bende , beni buralara iteleyen rüzgar hangi kelebeğin çırpınışlarıydı merak ederim ..biraz büyük olsa ya da küçük olsa daha mı farklı bir yaşam sürerdim.. bir de hani o paralel evren şeysi var ya mazi adına paralel evrenlerim de daha mı iyi bişiler yaşanır dı onu da merak ederim ...
yani istediklerim seninkiler kadar derinlikli şeyler değil...ama şunlar ile ilgili bir fikir yürütebilirim ; evet atalarımızın savanda, ateşin karşısında yaptıkları akşam üstü sohbetlerine katılmak kesinlikle güzel olurdu ve evet atalarımızın soğuk bir daha dönmemek üzere terk ederlerken söyledikleri son bir ağıt ağlatırmıy dı beni ağlatırdı bunu rahatlıkla söyleyebilirim...
Uydurup uydurmadığımızı bilemiyorum ama hani şuan canım yanıyor ya da çok seviniyor isem yani yaşama karşılık gelen duygulara sahip isem ve bunlar beni etkiliyorsa uydurup uydurmamış olmam önemsiz geliyor ...
Sonra Suha Tuğtepe nasıl güzel bir secim ve Asitavandas sen hep gel çok günlerim kalmadı dünyayı terk etmeye birlikte bir iz bırakalım maziyi ... ( bilmem kaç yüz yıl sonra yazdıklarımızı gören yüzlere tebessüm bırakırız ... )


"su ve ateş, bir de gülünç yalnızlığım var sana getirebildiğim, kokularını yitirmişti çünkü güller...
suyu dinle, ateşi yak, özledim demek bu"
A.Telli