Çarşamba, Eylül 01, 2010

eylül..







Biraz alkole bulanmak istiyorum..
Nede severim sanat müziği eşliğinde yudumlamayı ..











Get Your Own Player!

15 yorum:

mine dedi ki...

gıri havada demlenmeyi seviyorum

gül dedi ki...

evett sevgili Mine gri havada yakışacaktır..:)

ezgilimelodi dedi ki...

Ama ben EYLÜLü seviyorum...
İsmi bile güzel sanki:)

gül dedi ki...

evet evet bende çok seviyorumm ...)
çok güzel çok özel benim için Ezgim ..)

Hamiyet dedi ki...

Ah eylül, neden dokunursun yüreklerimize böyle?

Off be Gül'üm, akşam akşam efkara buladın beni bu şarkıyla...

Bu arada blogun harika olmuş sonra gelip tek tek yokluğumda yazdıklarını inceleyeceğim.

Hep mutlu ol emi çiçeğim...

Sazan dedi ki...

Canım benim, ruhumcum; bi akşam çağır madem :) Ama artık kolay etkileniyorum... Bil de ona göre :)

Sarhoş Sazan olurum sonra...

Öpüyorum be canım...

Hala aklımda içtiğin işkembe :)

gül dedi ki...

:) Canım Hamiyetim ne sevindimm dönmene ...
Bende ilk dinledim sevdim bu sarkıyı tamamda kendimden geçmek istedim andı pek beni anlattı ..)
Blog yardımlarınla şekil aldı çok teşekkür ederim :)
güzel bir gece olsun senin için canım benim ..)
öpüyorum senii çokkk :)

gül dedi ki...

:))
canımımcım güzelim benim.. .)
ben içmeye başlarken sarhoş başlıyorum zaten ne iyi bir ikili olucaz içerken :))
İşkembe bilmem ihtiyac duyarmıyızz ..
Umarım olur birgün ne zaman istersen gel buyur davette ne gerek kadehleri birlikte yudumlarız ..)
güzel bir gece diliyorum deliksiz bir uyku bide :))
öptüm seni canım :))

Sazan dedi ki...

Nasılmış benim Gül'üm?

gül dedi ki...

:)
Sanki yarın pazartesiymişte iş gitcekmiş gibi Gül..
Umarım sen iyisindir canım benim :)

Sazan dedi ki...

Ne tuhaf, ben de öyle hissediyorum.

Çalışmam gerekiyordu bu haftasonu, yapmadım.

Aslında neredeyse hiç bir şey yapmadım.

Bundan mutluyum ama :)

Bayramda da evimin ve yalnızlığımın :( tadını çıkaracağım :)

Öpüyorum...

Adsız dedi ki...


"SİLENOSUN PEŞİNDE" 1
lidya kıralı Midas delicesine bir tutkuyla yaşamın sırrını merak etmektedir. Ve bunun için bilge Silenosun peşindedir uzunca bir zaman. Silenos binlerce yaşında insan başlı ve hayvan vücutlu, kuvvetli, çevik ve bilgeler bilgesidir. Askerleriyle, avcılarıyla, eğitilmiş köpekleriyle bir çok kereler kıstırır Silnos'u kıral Midas fakat her defasında kaçıp kurtulmayı becerir akıllı ve çevik, bilge Silenos. Günlerden bir gün belki de sarhoşken ya da uyuyorken, yakalıyıverir Midas, Silenosumuzu. Görkemli sarayına gelindiğinde hırçınlaşmış, öfkeli ve mağrur bilgeyi, sakinleşmesi için kendi başına bırakır kıral. Onunla konuşmak istemesine karşın hep susar Silenos. Bir seferinde gene susarken, ani bir gülümseyiş belirir Silenosun dudaklarında ama acı ve küçümseyiş dolu bir gülümseme! "Ne bilmek istiyorsun ey Midas?" diye söylenir. Kıral Midas; "bana lütfen hayatın sırrını söylermisin bilge Silenos?" der. Silenos küçümseme dolu bir bakışı ile kıralı ezerken,
" Ey üç günlük ömürlü insanoğlu bil ki en hayırlı şey senin için dünyaya hiç gelmemektir." der. Kıral tatmin olamaz üç gün belki de daha uzun bir süre sarayının içinde sinirli, meraklı, kafa karışıklığıyla döner durur. Tekrar Silenosun yanına gider ve der ki; "Peki o zaman benim için en iyi ikinci şey nedir?" yanıt verir Silenos: Senin için en iyi ikinci şey en kısa zamanda ölmendir der...
(Devam edecek, 2.bölüm: Oslo'da köprü üzeri...) Şimdi şiir zamanı:
SONNET
Hep anacaksın o nazlı dere yatağını,
yamaçlarında titreşen ıtırlarla,
bir kuş geçerdi ara sıra, giyinmiş
yağmuru ve yavaşlığı: Bürünmüş kış giysilerini.
Anacaksın nimetlerini toprağın:
O delişmen hoş kokuyu, altın çamuru,
otların çalılığını, deli kökleri,
kılıca benzer büyülü dikenleri.
Arayacaksın getirdiğin çiçek demetlerini,
gölge ve sudan derlenmiş sessizlik içre,
köpük bezeli taşa benzer demetleri.
Ya hep ya hiçti o günler:
Şimdiyse gidişimiz hiçbir şey umulmayan diyara,
bulmaya her ne bekliyorsa bizi.
PABLO NERUDA
Asitavandas eylulüzümdemektir.

gul dedi ki...

Asitavandas da yaşamın sırrı hakkında düşüncelere sahip mi ? yoksa Silenos gibi yaşamın sırrını doğmak ve ölmekten ibaret mi bulur ...? Hatta bir an önce ölmek ?
Silenos kafamı karıştırmasın :) dünya ya gelmek benim seçimim değil di ama ölümü seçebilirim .. bir işe yaramıyorsan öl mü diyor ? hangi işe yaramam gerekiyor ?
bir de Silenos iyi ki beni tanımadı :P ama ben seni iyi ki tanıdım :)paylaşımların başka dünyalara düşünceler pencere acıyor teşekkür ederim ...
umberto eco da şöyle demiş ;

"oysa şimdi, dünyanın zararsız bir bilmece olduğunu, ardında bir gerçek varmış gibi onu açıklamaya kalkışma çılgınlığımızın onu korkunçlaştırdığına inanıyorum..."

eylül üzüme, üzüm şaraba denk gelir yakışır ..)
Oslo'da köprü üzeri ni merakla bekliyorum ..)



Adsız dedi ki...


OSLO'DA KÖPRÜ ÜZERİ
Fiyordun üzerindeki ahşap ve eski köprünün üzerinden geçiyordu bir kaç arkadaşıyla birlikte.Gün içindeki zaman akşama, zaman içersindeki zaman ise sonbahara çalıyordu.Öyle yorgundu ki
; içindeki karanlık bile suskun ve tembeldi. Eski bir mumyaydı düşleri çürük ve dağılgan. işte "o" an bir ses duydu bir "çığlık"!... Duyuyor musunuz duyuyor musunuz diye bağırdı arkadaşlarına?? Boş bakışlarla karşıladılar o'nu "ne oluyor Edvard, neyin var?" boğulduğunu sandı, kulaklarını tıkadı elleriyle, göz bebekleri öyle büyüktü, şimdi artık gözleri ve kulakları vardı yalnızca. Silenos'u gördü. İçinden son bir gayretle, "bu ses ne?" Silenos diyebildi. "Doğa ölüyor, Dionysos'un canı acıyor" dedi Silenos. "Can çekişme sesi bu"dedi kendi kendine sonra başını kaldırarak ufka baktı. Gök kızıla boyanmış birleştiği yerde ise deniz laciverte çalıyordu.Toprak soğuk ve çatlak, tundralardan ıslık çalarak gelen kuzey rüzgarları ise bulutlu ve griydi. Köprünün ahşap ve eskimiş trabzanlarına dayanarak çöktü. "Evet evet doğa ağlıyor ve ben boğuluyorum" diye fısıldayabildi yorgun ve çaresiz...
Gelecek bölüm: "Nyobe, ağlayan kaya" bakalım ben de bilmiyorum ne olacak?
Şiirsiz olur mu?
AĞIT
annem mi bir kadın
geciken bir kadın gece yatısına
ölüm kendini göstereli babamın saçlarından
günübirlik bir kadın
üsküdar'la İstanbul arasında
babamın sakalıydı babamın
bir akşam göle batırdı
çıkmamak üzere bir daha
hepsi de ekmek kokardı
sayısı unutulan parmaklarının
akşam bir attır bütün ülkelerde
terkisine çocukların bindiği

Kemal Özer

Asitavandas haftasonudenizegirerimbelkipalamutyerbelkirakıiçebilirimbelkilerinkolgezdiğisaattebelkibelkibileolmayabilirim.

gul dedi ki...

"gökyüzü ilk kez benim, çünkü yukarıya
kaldırınca parmağımı değecek kadar yakın

deniz benim, ilk kez benim, sularını ayaklarımla
köpürtecek, sesini dolduracak kadar avuçlarıma

rüzgâr ilk kez, sözcükler ilk kez benim, yelelerine
tutunup da uçacak kadar, uçuracak kadar yüreğimi

bir yürüyüşün sonunda uç veren kanatlarla
acıyı silebilirim, yazıldıkça alnına çocukların

bir adımda geçebilirim kentin ıssızlığından
göğün, rüzgârın, denizin coşkulu kalabalığına

ilk kez benim, ilk kez soluğunu elimde
bir bayrak gibi tutuyorum,
bir daha bırakmamak üzere..."

K.Özer

mary ve max mektup arkadaşıdırlar, yazışırlarken notlarını kişisel not diye düşüyorlardı evet bu da benim kişisel notum :); sınavdan çıktım da sonuçlar açıklanana kadar böyle gaza gelmiş bir ruh halindeyim :P