Cumartesi, Ekim 13, 2012

cumartesi şeysi ...



Bu sabah ( bu sabahı geçen sabah diye düzeltmeliyim )  uyandığım da beynim (evet beynim diyorum çünkü ne dilim de ne kulaklarım daydı )" bir sabah uyanacaksın ki bir tanem ben yokum , dünyayı sana bırakıyorum " diye bu şarkıyı mırıldanıyordu..
Bu sanırım kendime mesaj ; " bu sabahta uyandın hadi gene iyisin " :)

Aslında son okuduğum kitaptan söz etmek istiyordum , hatta durun biraz edeyim :)
Bekir Yıldız'ın Evlilik Şirketi'ni okudum benim için geç okunmuş bir kitap önce bunu söylemeliyim ...
Ne kadar az okuyup dolaysı ile yazarlarımızı da geç tanıyoruz bazen hiç tanımadan öldüklerimiz bile oluyor...
Kitap beni her yönüyle çok etkiledi .. yazarın kurgusu, analizleri, karakterler  çok iyiler... kitap bittiğinde dumur olmuştum.." işte bu ,işte bu "diye bağırmak geçti içimden ama iş yerinde idim yapamadım :)

Evlilik Şirketi ; adamın evliliklerinin onuncu yıl başlangıcında onuncu yılımıza dürüst bir giriş yapalım ve birbirimizden gizlediğimiz her şeyi anlatalım diye başlar ...
itiraflar, çocukluk, gençlik  anıları ve  hiç söylenmemiş dürüst ama acıtan cümleler ile devam eder...

"<< yalnış anlama.>> dedi kadın. << Bu kez erkekler için hayvan diyorum ben.Çünkü annem ve bütün komşu teyzeler böyle öğretti bana yıllarca.Hem de kulağımı çekerek, saçlarımdan tutup yerlerde sürükleyerek. Dal gibi bir sevgilin özlemini çektiğim için. İsmini bilmediğim , görüp de dil döndüremediğim sevgililerin özlemini çektiğim için ...Oysa doğa bile bir yılda dört kez gönül değiştiriyordu ..."

(.....)

"<< Kes artık>>;diye bağırdı kadın. << Kes. Seni dinlemeye hangi kadın katlanabilir .>>
<>Hııı >>  dedi adam alaylı.<< Konuştuklarımızın anlamını kavrayamayan her kadın kurtaracağımız kadındır.Yüzyıllardan beri ölüp ölüp giden , ama hala mutlu olmak , sevmek ,sevilmek sözcüklerini kocalarına sormasını bilmeyen...bu kavramlardan yoksun kadınlar...ancak tarla dönüşü ya da oğlan çocuğu doğurduğunda , salt alınlarından öpülen kadınlarımız...>>"


Evlilik şirketi ile ilgili bu kadar konuşmak elbette ki yetmez  ama meraklısı zaten okuyacaktır ...
Ben bir de fondaki müziği ne kadar  sevdiğimi söylemeliyim...
Nasıl güzel bir hüzünü var ... yağmura yakalanıp kaçmadan  kabullenip damla damla ıslanmak gibi ....
güzel bir cumartesinin peşinden  güzel bir pazar ve  ertesi yine güzel bir hafta olması  dileğim ...
sevgi ile kalın...)

                                                                 Lolita, Jeremy Irons

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Yıldız yıldız eyyy!
Yıldız'ın bir çok romanını okumuştum yıllar önce henüz hayattaydı Bekir Yıldız. Bir romanında, senin okuduğun "evllilik şirketi" olabilir; o değilse "halkalı köledir" büyük olasılıkla, kitap Paşa kapısından Üsküdar'a giderken Yıdızın iç hesaplaşmasıyla başlıyordu...
Metropolleşmeye başlayan köy kökenli şehirdeki kadın erkek ilişkilerini sorguluyordu sanırım.Bekir Yıldız'ın bu alanda yadsınmayacak bir öncülüğü ve önemi vardı. Bütün iyi şeyler gibi Yıldız da unutulup gitti. Ülkemizde zaman sanki kötü bir şey yap da akıllarda kalsın türü bir ders veriyor!?..
Yazılarından önemli bir sağlık sorunun olduğu sonucunu çıkardım. inşaallah yanılıyorumdur. Belki paylaşmak istersin diye...

Asitavandas eudemos@ mynet.com

gul dedi ki...

Sanırım bu sözünü ettiğin Halkalı köle idi .. bende filmini izlemiştim ...aklımda kalan evliliğin ne zor olduğu insanların kendi kendilerine vurduğu zincirdi diye bilirim ...
Hastalıkla ilgili ise biyolojik olarak iyim ama psikolojim ne kadar iyi bilmiyorum...iyi değil :) nasıl iyi olsun ki hı ? günler her gün başka bir kötü habere gebeyken .. geçecek demekte fayda etmiyor yokuş aşağı olumsuzluklara gidiyoruz ..
şimdilik benden bu kadar sana güzel bir hafta sonu diliyorum Asitavandas ..)